The Perks of Being a Wallflower ve Hayatta Kalmanın Huzuru Film İncelemesi

Bazı yolculuklar var hayatta. Bu yolculuklar kimi zaman yapayalnız sürer; kimi zaman yanınıza kimi ”patavatsızlar” yanaşmaya çalışır. Tüm o yalnızlığın büyüsünü bozmak için ellerinden geleni yaparlar. Kimi zamansa yolculuğunun yalnızlığını sürdürmenin saçma bir durum olduğunu anlar yolda olanlar. Yalnız olmamaları gerekir artık, tek başlarına gitmek onlar için hapisten beterdir. İşte The Perks of Being a Wallflower yolda olanların, yalnız gidenlerin ve yalnız gitmek istemeyenlerin filmi. Kısacası tam bir yol filmi. Yolda olanlar varsa bu filmi acilen izlemeliler.

The Perks of Being a Wallflower ve Hayatta Kalmanın Huzuru Film İncelemesi Başlasın

Film aynı adlı romanın lise öğrencisi Charlie’nin mektuplarından yola çıkarak uyarlanmış bir Amerikan yapımı. Stephen Chbosky tarafından yazılan eser, aynı zamanda kendisi tarafından senaryolaştırılmış ve filmi de Chbosky kendisi yönetmiş. Ayrıca filmin yapımcıları arasında John Malkovich de bulunuyor. Filmin baş rolünü ise Lorgan Lerman, Emma Watson ve Ezra Miller üstlenmiş. Oyunuculuklarına diyecek tek kelime yok. Ancak Lorgan Lerman biraz daha iyi olabilirdi gibime geliyor ama bu durum filmi hiç etkilememiş.

Bu film aynı zamanda oldukça depreşip ve kendi içine kapanık Amerikan gençliğini de oldukça renkli bir biçimde yansıtmış. Ana karakter Charlie’nin içine kapanık bir halden arkadaşlarıyla birlikte değişimi ve Sam’e karşı olan ilgisi görülmeye değer. Asla ve asla klişe gençlik filmlerindeki aşklara benzemiyor. Bu film aslına bakacak olursak klişe gençlik filmlerinden biraz olsun kendini ayırıyor. Filmdeki karakterlerin müzik zevkleri ve yaşam tarzları 68 kuşağından bir iz taşıyor ve 21. yüzyıla bu izle beraber direniyorlar. Bu direnç sırasında tabi ki ağır hasarlar alınmaması mümkün değil. Büyük kavgaların, büyük aşkların, büyük hayal kırıklıklarının ve büyük yalnızlıkların ardı arkası kesilmiyor. Tüm bu olanlara rağmen Charlie’nin içindeki umut hem arkadaşlarını hem kendisini ayakta tutuyor. Ona bu umudu korumasında yardımcı olan bir diğer kişi olan ingilizce öğretmeni bu yolda ona tıpkı bir danışman gibi yardım ediyor ve onun yazarlık yeteneğinin gelişmesi için elinden geleni yapıyor. Ayrıca filmi sadece müzikleri için bile izlerseniz muhteşem bir keyif almanız mümkün. David Bowie, The Smiths, Sonic Youth, New Order ve daha fazlasını bulabilirsiniz. Ayrıca Emma Watson‘ın güzelliğinden bahsetmeden geçemeyeceğim.

The Perks of Being a Wallflower ve Hayatta Kalmanın Huzuru Filminin Dikkat Çekici Kısmı

Filmde en dikkat çektiğim şey Charlie ile Sam arasında o direncin getirdiği ilginç bağ. Sam ve Charlie karakter olarak iki ayrı yoldalar. Sam daha deli dolu ve hüznü yüzünden anlaşılmasın diye çabalayan bir karakter. Ama Charlie daha içine kapanık ve hüznünü daha açık yaşayan bir karakter. Charlie Sam’i çekici bulmakla beraber onda daha büyük bir büyüyü hissediyor ve bu büyü onun hayatını değiştiriyor. Bir yandan çocukluğundan kalan tramvatik anılarla boğuşan Charlie, diğer yandan yeni başladığı liseye adapte olabilmek için çaba gösteriyor. Ona bu yolda ise Sam’in büyüsü ve yeni arkadaşları eşlik ediyor.Filmde öne çıkan bir diğer karakter ise Patrick. Bir yandan Sam ve Charlie’ye 21. yüzyıla direnmekte eşlik eden karakter, diğer bir taraftan eşcinsel kimliğinin bunalımını yaşıyor. Ayrıca Ezra Miller karakterin bu melankolisine keyifli komediler de katmış.

Sam ve Charlie’nin arasında geçenlerin tanrısal bir niteliği olduğunu düşünüyorum. Bir ölümlü kendini ancak bu kadar sonsuz hissedebilir. Yolları ayrı olsa da şarkıları aynı. Hayatta kalmak bu olsa gerek. Eğer siz de bir günlüğüne kahraman olmak istiyorsanız yola çıkmanız yeterli.

The Perks of Being a Wallflower Fragman