Stranger Than Fiction / Lütfen Beni Öldürme Film İncelemesi

Kitapları da çok severim filmleri de çok severim. Bir de bunlar konu olarak ortada buluşunca daha bir severim! Ben böyle, garip ama aynı zamanda güzel bir film izlemedim. (İzledim ama siz bunu bilmeyin) Film o kadar hoşuma gitti ki yaklaşık 1 hafta aklımdan çıkamadı. Bir süre etkisinden kurtulamadığınız acı bir gerçek. Benim şahsi düşüncem Marc Forster’ın en iyi filmlerinden birisi bu film.

Hayatınız Tanrı’nın elinde değil de bir yazarın elinde olsaydı ne yapardınız?

Filmin sorusu bu arkadaşlar. Düşündüm, içinden pek çıkamadım. Herhalde her şekilde yazara yalvarırdım. Başrolümüz; monoton, sürekli kendini tekrar eden hayatıyla ve IRS ajanı olarak karşımıza çıkıyor. Harold Crick’in (Will Ferrell) bu sıkıcı yaşamı bir gün kafasının içindeki sesleri duymasıyla hareketlenir. Sesleri ilk başta pek umursamamaya çalışsa da pek başarılı olmaz çünkü ses; yemek yerken, iş yerindeyken, yolda yürürken, durakta otobüs beklerken, tuvaletini yaparken vesaire her an onunladır. Bunun bir hastalık olduğunu düşünüp bir doktora başvuran Harold, kafasındaki sesi televizyonda duyması ve sesin sahibini görmesiyle; o sesin bir yazara ait olduğunu fark eder.

Yazarın hayatını sonlandıracağını anlayan Harold yazarı aramaya başlar, bulduğunda ona durumu anlatıp, ondan kendisini yaşatmasını isteyecektir. Aşkın da içinde yer aldığı bu fantastik, komedi filmi bence izlenmeye değer derecede. Vaktinizi ayırmanızı öneriyorum.

Filmi izledikten yahut izlemeden önce bir düşünün; hayatınız bir yazarın elinde olsaydı ne yapardınız?

Keyifli seyirler diliyorum. ^^

Stranger Than Fiction / Lütfen Beni Öldürme Fragman